6 Nisan 2009 Pazartesi

utanç

6 Nisan 2009 Pazartesi

Cumartesi günü belediye otobüsünde şoförün arkasında koltukta oturuyorum. Birden “tak tak” diye bir ses duydum. Ardından otobüsü işaret edip kahkaha atan 3 çocuk. Geçerken otobüse elleriyle vurdular sandım. Ergenlik çağındaki üç çocuk için pek karizmatik bir şey olabilirdi koca otobüsün dikkatini çekmek.

Ne yazık ki o kadar masum değilmiş. Yumurta ya da benzeri bir şeyi otobüsün ön camına atmışlar. Ön cam tamamen kapandı iğrenç bulamaçla. Şoför durup arkalarından bağrındı, hırsını alamadı peşlerinden koştu fakat yakalayamadı. En son oradaki tepkisiz esnafa dönüp devletin arabası bu niye bi’ şey söylemiyorsunuz dedi. Bindi tekrar otobüse. Camları temizledi ve devam ettik.

Cumartesi akşamından beri kendime gelemedim. O kadar üzdü ki beni bu olay. Basit bir yaramazlık diye değerlendirip geçebilirdim de fakat iliğime kemiğime işledi. Bunlar mı benim ülkemin geleceği? Kim bu çocukların anneleri, babaları, öğretmenleri? Neyi kime kanıtladı bu çocuklar akılları sıra? Acaba yarın bu olayı pişmanlıkla mı anacaklar yoksa pek çoğunun övünerek anlattığı gibi çocukken az yaramaz değildim diye mi? Sonra onların çocukları ne yapacaklar ki babalarından bir adım önde olsunlar?

Yaklaşık bi’ 15 sene önce… Dayımın oğlu 3-4 yaşlarında. Onlardayız. Sehpanın yanından geçerken üstündeki örtüyü yere düşürdü, kaldırıp yerine koydu. Oradaki başka misafir, oğlu da kendi gibi beş para etmez adamın teki, oğlum erkek adamsın sen, ne kaldırıyorsun dedi. Gürkan da örtüyü alıp tekrar yere attı. Dün gibi aklımda.

Geçen gün çay saatinde imalattaydım. İşçilerle çay içiyoruz. Bir tanesi okumak istemeyen adamı okutmayacaksın dedi. Öbürü de bence zorunlu eğitim diye bir şey olmamalı dedi. Üstelik 8 sene yaptılar bir de dedi bir diğeri.

Bir de 10 çocuklu komşumuz geliyor aklıma. Doğudan göçmüşler. E 10 çocuktan illa yaşıma uygun bi’ tanesi var, Emine. Benim kardeşim yok ya aklım almıyor 9 kardeşe sahip olmak nasıl bir şey. Hepsinin adını biliyor musun diye soruyorum. Parmaklarıyla saymaya başlıyor. Arada yok onu saymıştım filan diyerek sayıyor tüm kardeşlerini. Bir tanesi hapisteymiş. Gelip anneme anlatıyorum. E o kadar çocuğu zapt etmek kolay değildir tabi diyor. Az olsun ama hayırlı insan olsun diyor.

Çok dağıldım, bir sonuca bağlayamadım. Şimdi tam da seçim üzeri. Korkularım iyice tavan yapmışken üstüne bu olay. Güneydoğuda AKP’nin DTP’ye kaptırdığı illere üzülsem mi, sevinsem mi derken. Lanet okurken… Şimdi bu çocuk demeye dilimin varmadığı çocuklar yarın nerelerde olacaklar? Kendi çocuklarını nasıl yetiştirecekler? Yolun ortasına çöp atmak normal mi olacak onlar için? Ya da baştakilere sadece o günkü durumlarına göre mi iyi/kötü diyecekler? Günü kurtarmak mı olacak onlara göre de siyaset? Çobanla oyumun bir olması koymaz da bu veletlerle de bir mi olacak oyum?

O yumurtalar camda patlayınca Atatürk yerinde 15 takla atmıştır sandım. Sonra kendimden utandım. Türklüğümden değil ama onların Türklüğünden utandım. Eğer biz insanlık ortak paydasında birleşiyorsak, onları adam etmek adına bir şey yapamamamdan utandım. Ve korktum. Onların yanında azınlık olduğumuzdan. Hızla çoğaldıklarından. Dört bir yanımızı sardıklarından.

0 yorum:

 
naeknhu © 2008. Design by Pocket