19 Nisan 2010 Pazartesi

yirmi beş

19 Nisan 2010 Pazartesi
aramızda tam 25 yaz
25 kış
25 bahar
25 uçurum
ne öpücükle dolar
ne şarapla, biliyorum

b. r. eyüboğlu

11 Nisan 2010 Pazar

yuri

11 Nisan 2010 Pazar
Bu dönem biri farkında olarak, biri tamamen tesadüfi olarak müthiş bir etkinlik planı oluşturmuşum. Öhömm :) Normalde 6. hafta etkinliği olan Dünya'nın hareketi ve mevsimlerin oluşumu etkinliğini 21 Mart'ın 5. haftaya denk gelmesi nedeniyle 5. haftaya almıştım. Şansa da etkinlik günü olan pazara denk geldi.

8. haftayaysa maket roket yapımı koymuştum. Az önce ne fark edeyim, yarın 12 Nisan! Yani Yuri Gagarin'in uzaya çıkışının 49. yıl dönümü ve insanın ilk defa uzaya çıkışının yıldönümü olarak 2001'den beri Yuri gecesi olarak kutlanmakta. Böyle bir güne roket yapımı koymak çok yerinde olmuş. Çocuklara bu vesileyle Yuri'den de bahsetmeli. Tuttum bu fikri, artık gönül rahatlığıyla uyuyabilirim :)

8 Nisan 2010 Perşembe

park

8 Nisan 2010 Perşembe
Pazar günü güzel bir sesle uyandım. Mutfağa gittiğimde başka bir güzellikle karşılaştım.


Böyle cama yapışmış "part" diyordu. Üç kelimelik kelime hazinesinin en değerli parçası! O sırada annem de ekmek alınması gerektiğini söyleyince giydirdim ufaklığı, tuttum elinden "part"a götürdüm. Bir pazar sabahı ekmek almaya gitmek için can atacağım hiç aklıma gelmezdi.

İlk başta salıncağa oturttum, iki sallandı sıkıldı. Sonra kısa kaydırağa koydum, elimle tuttum. Henüz 19 aylık olduğu için parktaki oyuncakları tanımıyor olabilirdi. Kaydıraktan kayıldığını böylelikle öğrendikten sonra oraya çıkması için merdivene yönlendirdim. Kaydırağın sonundaki düz alanda bitti kayması, ayağa kalktı, öyle olunca zemine inerken düştü. Bir dahaki kayışında ayağa kalkmadan ittirdi kendisini zemine ayağı yetişinceye kadar. Ben ağzım açık onu izledim ne çabuk öğreniyor diye.

Sonra tünele girmesini söyleyip öbür ucuna koştum, oradan geçsin diye. İlk başta ayakta geçmeye çalıştı, sonra eğilmekten yorulup emeklemeye başladı. En son da döner kaydırağa yönlendirdim. Artık ilk merdiveni çıktıktan sonra duruyor, ve bir tercih yapıyordu. Bir çocuğun şekillenmesine tanık olmak muhteşem bir şey!

Daha sonra kaydıraktan yukarı tırmanmaya çalıştı, hayır olmaz deyip kucağıma alıp yere koymaktansa, durdum, seyrettim. Nasıl olsa çıkamayacaktı. Çıkamadı da... Ve geri inip merdivene yöneldi. Böylelikle kaydırağın yukarı çıkmak için uygun olmadığını "öğrendi". Eğer şimdi bunu öğrenemeseydi, müdahale edip bunu görmesine engel olsaydım iki sene sonra onun yukarı çıkmaya gücü yettiğinde bunu yapmaması gerektiğini anlamak çok daha zor olurdu. En azından ben 1,5 senelik çocuklarla haşır neşirlik tecrübeme dayanarak böyle olduğunu düşünüyorum.

Bazen çocuğunu acayip şımartacak bir anne olacağımı düşünüyorum, ama bu tür deneyimlerden sonra galiba iyi bir anne olacağım diyorum. Çocuklarla iletişim halindeyken tahmin ettiğimden daha sabırlı, daha disiplinli ve daha kuralcı olabiliyorum.

6 Nisan 2010 Salı

paskalya

6 Nisan 2010 Salı
Unutmadan, ilk paskalya yumurtamı aldım Melda'dan, paskalya çöreğimle birlikte! Çocuklar gibi şenim! :)

meine sehnsucht

Özlem ile Martin nişanlandı. Hmm yakında bana "tante" diye seslenecek çocuklar türeyecek galiba :)
İsteme ve nişan adetlerimize uygun şekilde yapıldı. Tuzlu Türk kahvesi bile :) Üstelik Martin her şeye rağmen kabulüm deyip bir dikişte içerek hepimizin gönlünü kazandı :) Kesmeyen makası, Dieter'nin zorla söylemeye çalıştığı "Allah'ın emri, peygamberin kavli"... El öpmeyi bile öğrettik, daha ne olsun. Şimdi durmadan annemle teyzemin elini öpüyor ama ne zamanlar öpmesi gerektiğini de öğrenir yakında :) Tek sorunu teyzeme anne ya da başka bir şekilde değil de "Gülhan" diye hitap etmesi ki onda da kendisine enişte demediğimizden hak iddia edemiyoruz.

Cuma akşamı eve geldiğimde misafirler vardı. Misafir yoğunluğu cumartesi akşam saatlerinde pik yapmak üzere pazar gece yarısına kadar sürdü.

Dün akşam da üç gün üç gece kutlama tadında yemeğe çıkıp yine gece yarısı geldiğimiz için fena bir yorgunluk var üzerimde. Üstelik bu sezonki 152. hastalığım da baş göstermiş durumda... Ailemizin doktoru Begüm'ümüz der ki, psikolojik olabilirmiş. Düşünce gücümle boğazımı ağrıtabilir, ateşimi çıkarabilirmişim...

Anlatacaklarım vardı ama 11'i geçirmeden uyumak istiyorum. Şimdi hızla yatağa koşmalıyım...
 
naeknhu © 2008. Design by Pocket