22 Haziran 2010 Salı

iki boş deniz kabuğu

22 Haziran 2010 Salı
"Ben değiştim" gözleriyle bakıyor
                        karşımdaki 'yabancı',
biliyor ki ben de 'eski ben' değilim,
ve bunu dillendirmeme konusunda
-sanki- sessiz bir sözleşme var aramızda;
birimiz konuşurken (dalgın sözcükler
uçuşurken bezginlikler odasında),
öbürünün aklı uzaklarda oluyor
(bir Aşk'ın 'narenciye bahçesi' kuruyor o
'uzaklar'da).
Arada bir birbirimize 'uyandığımızda'
o uzak, eski Aşk'tan
gazel yapraklar yağıyor aramıza.
Artık başlıca işimiz -hiç çaresiz-
birbirine ölen iki ruh ve gövdenin
acıklı seslerini dinletmek birbirimize.

Onca yaşanmışlıktan geriye kalan:
içlerinden 'hiçliğin' uğultuları gelen
iki boş deniz kabuğu işte.


Fikret DEMİRAĞ

Foto ve kompozisyon: Hatice VURAL


21 Haziran 2010 Pazartesi

küpe

21 Haziran 2010 Pazartesi

19 Haziran 2010 Cumartesi

sinirli erişim

19 Haziran 2010 Cumartesi
Böyle bana arada oluyor. İnsanlardan tiksindiğim bir dönem başlıyor. Her şey gözüme batıyor o zamanlarda. N'oldu sevgi kelebeği sen de mi cozladın der gibisin blog! Dalga geçme! Tahammül edemediğim şey insanların iki, üç, beş, on sekiz yüzlülüğü çünkü. Mesela bundan 5 sene önce birbirlerinin canını yakmak için her yolun mübah olduğunu düşünenleri bugün aynı fotoğraf karesinde kameraya gülümserken görünce önce bir donakalıp sessizce "nası' yani yaaa" diyorum, sonra da üstüme vazifeymiş gibi böyle sinir yapıyorum işte. Bunu yazmama neden olan kişilerin birini zaten merhaba merhabadan öteye tanımam etmem. Diğeriyle de senede bir gün kıvamındayız. Aralarındaki olay da beni hiç mi hiç ırgalamıyordu vakti zamanında da ama... İşte mahallenin muhtarıyım ya laf etmesem olmaz...

Yok mu böyle dedikodu, kıskançlık, arkadan konuşma, yüzüne gülüp arkasından sövmelerin olmadığı; sadece neşeli vakitlerin geçirildiği, sıkıntıların el birliğiyle alt edildiği bir dünya? Olmaz mı, var var, ve ben uzun süredir bu dünyada yaşıyorum. İyi ki... Korkum o insanların dünyama sıvışmaya çalışması ama zaten tutunamazlar be günlük, di mi?

17 Haziran 2010 Perşembe

1

17 Haziran 2010 Perşembe

16 Haziran 2010 Çarşamba

olur biter

16 Haziran 2010 Çarşamba
Rüya turu gerçekleşti. 3 günde beş şehir! Urfa, Nemrut, Mardin, Hasankeyf, Diyarbakır... Bu gezinin ayrıntıları yakında gelir... Unutulmamalı...


Bir tatlı doğumgünü kutlandı. Biraz tatlı, biraz müzik, biraz futbol, bol kahkahalı... Şeker hamurundan pasta deneyimlerine bir yenisi eklenmiş oldu.

Bir çok özel çok güzel hafta sonu tatili yapıldı. Abant'ta güzel bir sürprizle karşılaşıldı.


TEGV'de dönem bitti, küçücük ellerle hazırladığımız minicik sergimizi açtık. Tavanda uçuşan galaksiler, panoda "bizim evrenimiz", güneş saatleri, el planetaryumları, gezegenler...

Bir karar alındı, biraz ertelendi ki mükemmelliğinden ödün vermesin...

Hayat hımhızlı akıp gidiyor. 2010'u yarıladığımıza şaşırarak geçiriyorum günlerimi...
 
naeknhu © 2008. Design by Pocket