22 Kasım 2009 Pazar

gelme sakın

22 Kasım 2009 Pazar
Gelme sakın...
Korkuyorum.
Gelip de sokulma ruhuma,
Kokunu salma burnuma,
Biliyorum ki alışacağım sana,
Yok yok... Tutulacağım yeniden aşkına.
Sonra bir bakmışım ki gitmelerdesin yine,
Belki sebepli belki sebepsiz, ama gitmelerdesin.
Kalacağım bir başıma, tıpkı diğer dünler gibi.
Dünüm yok zaten.
Yine de gitmenle olmayan dünümü geri getireceksin.
Ölmüşle olmuşa çare yok diyenleri utandırırcasına.
İçimdeki tarifsiz aşkımı uykusundan uyandıracaksın hoyratça.
Sen istedin ya gelmeyi, uyandırman kolay tabi.
Bana sormayacaksın bile, çünkü biliyorsun uyanmaya nasıl da can attığımı.
Her şey ne güzel.
Ama... Yapma...
Korkuyorum.
Gelme sakın...
İncir ağacı alıştı sensizliğe,
Merdivenlerin kırkıncı basamağı,
Karşı camdan bakan Şükran abla,
Sana koşarak geldiğim ve son durak olan o köşe.
Denizin köpürdüğü ve dalgalarını vurduğu taşlar da.
Zira taşa her vuruşunda hep aynı şey...
Sensizlik...
Geceler boyu yürüdüğümüz o Arnavut kaldırımları ise aynı, biri üste biri altta, yine takılıyor ayaklarım her adımımda.
Her takılışımda sen varsın yanımda,
Hatırlar mısın ilk adımımda hep sendelerdim?
Hatta bir keresinde nasıl da yakalamıştın kolumdan, düşmemiştim.
Sarhoş olduğum gecelerde beni omuzlamana ne demeli. Gıkın çıkmazdı, taşırdın. Bilirdin sana olan aşkımı.
Yanımdayken bile nasıl da kıyamadığımı.
Değil benden çok ama çok uzakken...
Her şey ne güzel
Ama... Yapma...
Korkuyorum.
Gelme sakın...
O gözlerin yine bakacak, yine yakacak her yanımı.
Unutacağım sensiz geçen o siyah günleri, sanki hiç yaşanmamış gibi.
Bununla yetinmeyecek, bir de saracaksın kollarınla beni.
Sıcaklığın alacak beni ele.
Söyle bakalım, sen olsaydın benim yerimde?
Neler geçerdi kalbinden?
Yine yetinmeyeceksin, yakalandı ya beni.
Elini elime kilitleyecek ve sımsıkı tutacaksın, parmakların parmaklarıma dolanacak.
Elimden koluma doğru uzanan uyuşma, vücudumun tüm ilikleriyle dansa başlayacak.
Beynime geldiğinde ise tüm teslimiyetim sana olacak.
Biliyorsun bunları,
Her şey ne güzel.
Ama... Yapma...
Korkuyorum.
Gelme sakın...
Hayallere ara vermiştim sensizken.
Nasıl hayal kurabilirdim ki?
Her zerresinde sen varken,
Yazılara beyaz mendil sallamıştım.
Nasıl sallamazdım ki?
Her noktadan sonra baş harf senken.
Virgüllere sığınmış aşkın bana bakarken.
Cümleleri kuramayıp, onlar beni kurarken.
Alıştım nasıl olsa bu hayata.
Sen hiç olmamışsın gibi davranmaya.
Güzelliğini düşünmüyorum.
Beni çok ama çok sevdiğini ise hiç aklıma getirmiyorum bile.
Çok iyi biliyorsun ki, tüm bunları düşünürsem koşarım yanına.
Her şey ne güzel.
Ama... Yapma...
Korkuyorum.
Gelme sakın...
Olur ya, yine gitmek istersin.
Bu sefer beni hiç ama hiç düşünmez;
Sıkıldım,
Yorgunum,
Yılgınım,
Sevmek istemiyorum artık seni.
Dersin, belki de...
Belki;
Yeni bir hayat beni bekliyor, sen eskidin,
Zaman ver bana,
Kendimi dinleyeyim,
Ne bileyim,
Şu, bu... dersin.
O zaman, gözlerimden akan yaşı silecek misin?
Kalbimin inlemelerine kulak verecek misin?
Özlemlerimi sahiplenecek misin?
Bilemiyorum...
Haydi ben kuruntuya kapıldım,
Belki de;
Geceleri ettiğim dualarıma ortak olursun,
Aldığım nefesime, nefesini katarsın,
Dudaklarımdan çıkan “hep sen” lere “evet, hep sen” i bağlarsın,
“Son durağımsın” dediğimde, “devam kaptan, inecek yok” dersin,
Yeryüzünde cennetin varlığını anlatan o gözlerinle hep bana bakıp sonsuz aşkı sunarsın, delicesine.
Her şey bir yana;
Allah'ın bana bir armağanı olan sen,
Beni ömrüme ömür katacak kadar sonsuza değin seversin, ha...?
Sakın bu filmin sonu böyle bitmesin...?
O zaman...
Gerçekten her şey güzel,
Ama’ sı yok... Yap
Korkmuyorum
Gel o zaman,
Ne olur gel,
Hem de hemen,
Haydi... Koş...

dikkatli ol, ayağın takılmasın koşarken...

ebru yaşar seçen
2005
 
naeknhu © 2008. Design by Pocket