27 Eylül 2009 Pazar

son ki üç dört

27 Eylül 2009 Pazar
Bilogçum, çok eğleniyorum son zamanlarda. Bir aydır görüşmediğim biri için çok normal fakat her gün görüştüğüm insanlar için çok abuk ve dengesiz bir hayatım var çünkü. Her gün yepyeni bir hayat düzeni benimsiyorum :) Pazartesi dananın kuyruğu kopuyor. Artık yaptığım hiçbir şeyle insanları şaşırtamıyorum. Uganda'ya taşındım desem "aa iyiymiş, kart atarsın bize de" diyecekler neredeyse :)

Dün akşam kızlarla -Elif, Aslı- buluşup yemek yiyecektik. Piyangodan bir Kağan Bey de bize eşlik etti. Gece boyunca Elif'in kelimelerini yakalamaya çalışıp sonunda artık dayanamayıp isyan etti yeter artık ne çok konuşuyorsunuz diye. O kadar içten bir yakarıştı ki.. :) -- Daha sonra çay kahve aşamasında amorti olarak Birkan Bey de geldi.

Bugün tahminen 15 ayın üstüne Pekpekin ile görüştük. 1 saat 15 dakika beklettim kendisini 10 km/s hızla giden metrobüs sayesinde. Kahve içip sohbet ettik uzuuun uzun. Yine Sündüz Teyze adına kabak tatlısı sözü aldım, bakalım bu sene yiyebilecek miyiz...

Ardından Taksim'e geçtim. Birkan'a veda toplaşmasına. Önce Ahmet ve Işıl'ın yanına gittim. Çifte tebriğin ardından Ahmet süper yaşam koçluğu yaptı. O kadar ki bir anda üçümüz de iş güç sahibi olduk :)

Onların yanına giderken telefonumun şarjı bitti. Hiç kimsede olmayan abuk bir telefonum olduğunu dolayısıyla şarj aleti bulamayacağımıı düşünüyordum, keza öyle de oldu. Fakat abuk telefonumdan masada üç kişide vardı :) herkes süper telefon olduğunu iddia ediyor. Volk'un deyimiyle dertsiz telefon. O kadar dandik ki, bozulduğu anda çöp kutusuna için sızlamadan bırakabilirsin :)

Konuşulan saatten iki saat sonra nihayet kalabalık ekiple buluşup hiç sevmediğim halde Akdeniz'e gittik, Kazım abinin hatrına. Sonra çok geçe kalmadan ayrılmak zorunda kaldık Eylül, Ekim ve Cansu ile...

Aslında bu akşam için bir de milonga planı vardı ama telefonumun şarjı bitince Ezgi Hanım ile haberleşemedik ve zaten sonrasında eve dönüşü de gözüm yemediğinden gerçekleşemedi.

Bugün yine vakfa uğrayamayacağımı fark edince telefonla görüştük Beyza ile. Yarın Ankara'ya gidiyorum. Döner dönmez ilk iş ona uğramak olacak diye sözleştik. Yapacak çok işimiz var bu dönem. Cumartesi 12-14 Düşler Atölyesi var gibi duruyor. Bir de Galileo öğretmeni olarak kulüp etkinliği hazırlamalı...

Şimdi eve dönerken üzerindeki "İnsanı yenilmek değil, pes etmek tüketir!" lafına aldanarak aldığım filmi izleyerek sızayım bari.

5 yorum:

Unknown dedi ki...

Beni de gördün. Ekle onu. :)

neş'e dedi ki...

Sirkanımı da gördüm. Doyamadım gerçi ama :) Sonra Orkun, Elçin, Hande, Alp, Tuncay, Oğuzhan... Başka? :) Ama bak hiçbirinde iyelik eki yok..

Unknown dedi ki...

Hımm gerçekten de yok :) Bir taraflarım kalktı sanki :P

neş'e dedi ki...

hakkın var :)

Unknown dedi ki...

Olley tamam öptüm. Haftasonu için araşalım. Mıccıh.

 
naeknhu © 2008. Design by Pocket