Murtağayı görünce bütün miskinliğimi bir kenara bırakıp hemen çayı koydum. Soğumadan güzel bir kahvaltı hazırlamak için kolları sıvadım. Teyzem kalktığında bol çeşitli kahvaltı soframız hazırdı. Üstelik kasımpatlarımız bile vardı.
Kahvaltı ederken fark ettim ki Türkiye'nin ve dünyanın çeşitli yerlerinden lezzetlerle donatılmıştı soframız. Neredeyse sofradaki her şey için teyzecim bak bu burdan, şu kişi getirdi derken buldum kendimi. Bir komşunun Erzincan'dan getirdiği tulum peyniri, diğerinin Malatya'dan getirdiği böğürtlenle annemin yaptığı reçel, Vanlı komşudan murtağa, Altınoluk'tan zeytinyağı ve yeşil zeytin, Almanya'dan fesleğenli ve sarımsaklı peynir, Hatay'dan Güney'in getirdiği zahter...
Teyzem en sonunda dayanamayıp e çevrenizdekiler olmasa aç kalacaksınız o zaman dedi :) Kahvemizi içerken farkında olmadan lokumun da Safranbolu'dan olduğunu söyleyince ikimiz de çok güldük.
Her gün kapının çalınıp birilerinden bir iki tabak gelmesine alışığım da, bu kadar üst üste gelince fark edebildim ki bizim mutfak alışverişi yapmamıza hiç gerek yokmuş. Eş dost sağ olsun :)
2 yorum:
Üstüne Kağan bey meyve istediğinde Ziza'nın Denizli'den getirdiği elmayı, çikolata olarak da Almanya'dan teyzemin getirdiği çikolatayı verdim, tam oldu :)
Hani bize?
Yorum Gönder