Uzun bir aradan sonra bir pazar günü evde kalınca kahvaltı masasında bir liste döküverdi annecik. Tadilat listesi. Mutfak dolabının içine ekstra raf istiyorum, küçük banyonun sifonu bozuk, balkona da saksıları koymak için raf mı yapsak? Eh evin dişi görünümlü erkeği olunca tüm matkap, anahtar, tornavida gerektiren işler bana bakıyor. Neyse ölçüleri alıp Bauhaus'un yolunu tuttuk. Ama bahçe kısmına girince içimdeki dişi fırlamasın mı? Ne kadar pembeli morlu çiçek varsa topladım :) Siklamenler, çuhalar, sümbüller. Bir de limon selvi. Gelince de ne zamandır ertelediğim balkonu adam etme işlemi başladı. Sardunyaları üç uzun saksıya topladım. Hiçbirinin çiçeği olmadığı için hangi renklerin bir arada olduğu sürpriz. Neyse ki çok uyumsuz seçeneklerimiz yok. Yaralı bereli yaramaz çocuk görünümündeki ellerime yeni yeni yaralar, morluklar ekledim. Amaan neyse tetanoz aşım hala geçerli diyerek toprakla oynaşmaya devam ettim. Bir de mutfağı temizlerken yağ çözücüyle fazla haşır neşir olunca ellerim sızım sızım...
Bir haftasonunu daha maalesef geride bırakırken, her akşama bir plan olan bir haftaya merhaba diyoruz sayın seyirciler :)
Aa bugün noldu? Tam çocukları çok özledim diye içimden geçirirken Yeşim aradı, astronomi etkinliğini önümüzdeki dönem de açar mısın diye? Hay hay efendim, ne demek! Bir bıcırık afiş hazırladım az önce ona. Bakalım işe yarayacak mı...
Yarın Orçuncum'un korist olduğu bir konserdeyim: Şah Hüseyn'in Firkatiyle... CRR'de. Bekleriz.
Çarşamba'da Melda ile birlikte Kral Dairesi'ne gidiyoruz.
Perşembe pek tabii ki spordayım. Yani blogçum hala her gün haberleştiğimiz günlere dönemiyoruz. Arada pek çok şey oluyor, ama ben sana anlatana kadar zaman aşımına uğruyor, aklımdan çıkıyor... Hadi kendime bir ipucu bırakayım; bir sonraki yazıda suzy cafe olsun! :)
Gözlerinden öperim
'e
19 Ocak 2010 Salı
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
0 yorum:
Yorum Gönder