Bir film vardı, adını hatırlamıyorum şimdi. Adam banyoda saç kurutma makinesinden çarpılınca insanların düşüncelerini duyabilmeye başlıyordu... Oldum olası, çoğu insanda da olduğunu tahmin ettiğim bu korkuya sahibim. Ya diğer insanlar benim düşüncelerimi okuyabiliyorsa!.. :)
Aslında bu demek olurdu ki dünya benim için yaratılmış ve bütün insanlık bana karşı birlik olmuş. Yani ben bu kadar değerliyim. E öyle bi'şey de olmadığına göre... diyerek çabucak çürütürüm bu tezimi ne zaman aklıma gelse...
Ama son zamanlarda öyle şeyler oluyor ki... Düzeltiyorum, öyle iyi şeyler oluyor ki...
Bir kere hayatta çok istediğim küçük büyük ne varsa sırayla oluveriyor... Kimileri çok önemsiz ve mucizevi olmayan şeyler... Ama yine de mutlu ediyor işte...
Ne zamandır büyük bir dünya haritam olsun isterdim duvarımda. Çok zor mu, git bi kitapçıdan al işte... Ama her ay aldığım derginin bu ayki hediyesi olunca... Hediye işte adı üstünde :) Doğum günümde de yine çok çok istediğim gramofon hediye gelince... O da pek tabii ki kendi kendime alabileceğim bir şeydi ama... İşte sanki hayatın bir lütfu gibi oluyor.
Mesela bugün bir e-posta aldım birinden. Henüz tanımadığım ve resmi olarak yazıştığım birinden. Biraz sivri bir üslup vardı. Bozuldum. 5 dk sonra telefonum çaldı. Neşe müsait misin biraz konuşalım mı diye... Dedim ya henüz tanımadığım biri diye, telefondaki kendini tanıtmayan sesi de tanımamıştım ama olur dedim. O sivri dilli kişi geldi. Üslubum biraz sert miydi, özür dilerim eğer öyleyse diye girdi konuya. Hiç yapmayabilirdi, ama yaptı.
Beni üzen demeyeyim de, buran şeyler bile böyle anında düzelince... İstediğim her şey kolayca oluverince... Zannediyorum ki bir masalı yaşıyorum.
Giderek artan kilomla şişman insanların mutluluk hastalığına mı yakalandım acaba :) Ama hayat bu aralar bana acayip kıyak geçiyor be blog...
Ya da ben küçücük dünyamda, küçücük şeylerle mutlu olmayı iyi beceriyorum belki de ;)
27 Ekim 2009 Salı
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
4 yorum:
hep küçük şeyler bizi usandıran
küçük şeyler bizi utandıran
hep küçük şeyler küçük şeyler bizi yarıştıran
küçük şeyler bizi uzlaştıran
küçük şeyler hepsi de küçücük şeyler
bizi yönlendiren, sevindiren, düşündüren
hep kısa anlar, mutluluklar
hayal görür uzun zamanlar
hep kısa anlar karar verdiğimiz
sonra günler boyu neden diye düşündüğümüz
kısa anlar hepside kısacık anlar
bizi yönlendiren, sevindiren, düşündüren
hep büyük düşler, büyük düşler peşinde koştuğumuz
sonra nerdeyiz diye içinde kayvbolduğumuz
hep büyük düşler elimle tutamadığım
hiç görmediğim, yaşamadığım
büyük düşler hepsi de küçücük şeyler
bizi yönlendiren, sevindiren, düşündüren
hep küçük şeyler bizi savaştıran
küçük şeyler bizi barıştıran
hep küçük şeyler seni sevdiğim
küçük şeyler seni üzdüğüm
küçük şeyler hepsi minicik şeyler
bizi yönlendiren, sevindiren, düşündüren
"dile benden ne dilersen"in karşılığını da yazabilirdim ama..
What Women Wants (Kadınlar Ne İster) idi o film ve saç kurutma makinesiyle elektriğe çarpılan ve kadınların düşüncelerini duyabilen adam da Mel Gibson.
Bir de ne mutlu sana ve dolayısıyla bize, seni sevenlere...
Ulan Onur benden önce davranmış. hımffss :(
Yorum Gönder