uyku, biraz uykuu
bütün istediğim buydu
Dün akşam Erol Bey ile tiyaytrodaydık. Kontrabas. Kısacık bir oyundu. O kadar kısaydı ki, oyun bittiğinde alkışlamaya başlayan insanlar için peeh oyun ortasında alkış mı olurmuş dedim. Benim gibiler de azınlıkta değildi hani. Sonra baktım ki alkışlayan insanlar giderek artıyor, e ben de katıldım güruha. Selam melam. Bitiverdi oyun. Zaten başlangıcı da garipti. Seyirciler girerken sahneye çıktı, yatağa yattı oyuncu. Sonra kalktı kendi halinde sahnede dolandı, sandalyeye oturdu filan. Oyunun başlangıcı ışıkçıyla oldu. Değişikti tabi, ama sevmedim.
Oyun da çok iyiydi denemez. Tek kişilik oyun olmasının da etkisi vardır tabi. O bakımdan zor fakat başarılıydı. Hem kontrabasa çok farklı bir açıdan baktım, insanlaştırdım, belki biraz kendimleştirdim.
Hem dünün konusu(arada sırada düşünür-b.ortaçgil) için de biçilmiş kaftan niteliğindeydi oyun.
Ardından milongaya gittik. Vanessa'nın doğumgünü hasebiyle. Süreyya Hanım orada bekliyordu. Mekân hoştu. Bildiğim kadarıyla ilk defa bir milongaya ev sahipliği yapıyor. İlk defa gördüğüm de çok insan vardı ve çoğunun dansı çok iyiydi. Hele 70'ini geçmesine rağmen bir dakika oturmayan pantolon askılı amca muhteşemdi. Fiyonklu küçük hanımı olarak pek hoşlandım dansından :)
Metrobüs de uzadı artık, bahane yok. Daha fazla Anadolu yakası milongasına gidilecek.
Bu akşam tüm Türk misafirperverliğimizle Martin'i ağırlıyoruz.
Yarın sabah da Ankara'ya Zeynep ve Sardunya Hanımlarla evcilik oynamaya gidiyorum -hâlâ bir terslik olacakmış gibime geliyor ya, hayırlısı-
10 Nisan 2009 Cuma
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
0 yorum:
Yorum Gönder