...
Bir aşkın bitmesiyle bir aşkı kaybetmek arasında oldukça ince fakat ruhu kesecek kadar ince bir çizgi olduğunu fark etmiş miydin hiç? Bitmeyen bir aşkın ellerinden uçup gitmesine izin verirken ölmemiş bir canlıyı toprağa gömmek kadar huzursuz, azap dolu, pişmanlıkla dolacağını, kendinden nefret edeceğini düşünmüş müydün? Ya da evrenin görünmez ellerinin boğazını bırakmayacağını?
...
Hayatının değişmez bir parçası gibiydi değil mi? Tıpkı elin, kolun, kalbin, gözlerin gibi senin bir parçandı ve her ne olursa olsun bunun değişmeyeceğini düşünüyordun. Belki de bu yüzden kendine davrandığın kadar acımasız davrandın kimi zaman ona. Gözlerini ovuşturur gibi, kalbini acıtır gibi. Öyle ya, senin bir parçandı ve ruhundan kopup gidemezdi. Gitmezdi de belki, sen elini bırakmasaydın. O uğursuz ve silik görüntülerle hatırladığın an her şeyden bu kadar uzaklaşmasaydın.
...
(rodin alper bingöl)
24 Nisan 2009 Cuma
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
0 yorum:
Yorum Gönder