Dün gece saat 20:52'de 20:50 filmine(Mustafa) bilet almaya çalışırken Deniz hoca aradı gnctrkcll şifresi istemek için. Benimkini henüz kullandığımdan Elif'inkini isteyip yolladım. Ardından aramızdaki mesajlaşma:
+Cok sagol bebek :)
-Ne demek, iyi seyirler ;)
+Gute unterhaltung
:) Tabi Türkçe'nin mecaz anlatımlarına uzak biri olduğunu hesaba katarak "ne demek" yerine "rica ederim" demeyen bende kabahat :)
Film beklediğim, umduğum kadar iyi değildi ama güzeldi yine de. En azından bir şeyler yapmak için insanüstü bir varlık olmaya gerek olmadığını gösteriyordu tam da bu " bi şey yapmalı!" zamanlarında. Filmin bitiminde çıkmak için herkesin salondan çıkmasını beklemek zorunda kaldık bir de. Çünkü salonda tek ağlayan bendim. Çok kırocanım yahu. Ama n'apayım, son 20 dakikamı tamamen susmaya çalışarak geçirdiysem de beceremedim.
Devrim arabaları filminden habersiz (kırocan olduğumu daha önce söylemiştim) "Yarım kalan Devrim rüyası"nı almıştım iki hafta kadar önce. Mustafa filmiyle konuları çok çok ayrı tabii ki ama derinlerde ikisi de aynı şekilde etkiliyor bence. İkisi de "Bu ülke için bi şey yapmalı" dedirtiyor, çok geçmeden.
4 Kasım 2008 Salı
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
0 yorum:
Yorum Gönder