Böyle bana arada oluyor. İnsanlardan tiksindiğim bir dönem başlıyor. Her şey gözüme batıyor o zamanlarda. N'oldu sevgi kelebeği sen de mi cozladın der gibisin blog! Dalga geçme! Tahammül edemediğim şey insanların iki, üç, beş, on sekiz yüzlülüğü çünkü. Mesela bundan 5 sene önce birbirlerinin canını yakmak için her yolun mübah olduğunu düşünenleri bugün aynı fotoğraf karesinde kameraya gülümserken görünce önce bir donakalıp sessizce "nası' yani yaaa" diyorum, sonra da üstüme vazifeymiş gibi böyle sinir yapıyorum işte. Bunu yazmama neden olan kişilerin birini zaten merhaba merhabadan öteye tanımam etmem. Diğeriyle de senede bir gün kıvamındayız. Aralarındaki olay da beni hiç mi hiç ırgalamıyordu vakti zamanında da ama... İşte mahallenin muhtarıyım ya laf etmesem olmaz...
Yok mu böyle dedikodu, kıskançlık, arkadan konuşma, yüzüne gülüp arkasından sövmelerin olmadığı; sadece neşeli vakitlerin geçirildiği, sıkıntıların el birliğiyle alt edildiği bir dünya? Olmaz mı, var var, ve ben uzun süredir bu dünyada yaşıyorum. İyi ki... Korkum o insanların dünyama sıvışmaya çalışması ama zaten tutunamazlar be günlük, di mi?
19 Haziran 2010 Cumartesi
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
0 yorum:
Yorum Gönder