Halimi sordu, cevabını kendisi vermişti zaten. Dedim ki "bir kabullenmişliğe gidiş var sanki". Sakın ha dedi. Sonra dedi ki:
"içindeki fırtınaları elbet sen bilirsin
hatta rüzgârları da
şunu bil ki her zaman ama her zaman rüzgârdan kork
fırtınadan bir an olsun bile çekinme
zira rüzgâr tatlı tatlı eserken, anlamazsın ve bir de bakmışsın ki içine kadar işlemiş
bundan gayrı söküp atamazsın o illeti içinden
fırtına ise serseridir, gelir ve geçer
sadece o an üşütür ya da acıtır, o kadar
şimdi diyeceksin ki, ne alâka?
kısacası kızçem, aklından, gönlünden geçenleri sadece sen bilirsin
ve sadece sen ayıklayabilirsin, çeri çöpü
insan bazen kopmak ister
tıpkı bizim burgaz adası'nda olduğumuz gibi
bazen senin yaptığın gibi kısa süreli kaçışlar yapar insan
bu pes etme değil ki
özgürlüğün hası bu
kimse senin özgürlüğüne el ve dil uzatamaz
yeter ki sen sıkı dur
bak, tekrar başladın
bıraktığın yerden, tertemiz ve bembeyazca
nefis bir yol var önünde
ara sıra düşüşler, kafa göz yarılmaları korkutmasın
esas sendelemeden yürürsen sorgula kendini
çünkü büyük sorunların habercisidir düşmeden yürümek"
O kadar güzel dizmiş ki kelimeleri hizaya, yeni cümleler yapmaya kıyamadım.
Bütün gün söylediklerini düşündüm, bunları tekrarladım içimden.
Bazen hayat gerçeklikten uzaklaşıp film sahnesine dönüşüyor. Birileri rol çalıyor. İnsanı film izlerken gülümseten şeyler, filmin içindeyken beyninden vuruyor. Tek el silah sesi duyuluyor, sonrası şuursuzluk. Fırtına kopsaydı, neyle savaştığımı bilirdim. Şimdiyse bir rüzgar sürüklüyor, nereye bilinmez. Geri dönüp baktığımda bir arpa boyu yol gitmiş olmayı dilerdim, ama ben geçtiğim yolların izini kaybettim. Halbuki en sevdiğim hikayeydi o mısır taneleri bırakılarak aşılan ormanın olduğu... Hiç mi öğrenmemişim?
Ne o? Sonbahar mı geldi yoksa? Tamam o zaman, ondandır bu hissiyat... Geçer tez zamanda...
4 Kasım 2009 Çarşamba
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
5 yorum:
sen büyüdün, abla oldun gülüm. mısır taneleri ne ki, sen güçlü ve bir o kadar kararlıca yürüyorsun, hep ileri, hep ileri. gerisi tatlı bir anı sadece, gülüp geçeceğin...
Çok güzel lan bu.
keşke burda da "beğen" tuşu olsa,
hatta söyleyecek bir şey bulamadan beğenmek" tuşu.
burada kış geldi... :(
"esas sendelemeden yürüsen sorgula kendini" bu güzel işte, güzel olduğu kadar da doğru sanki...
ba-yıl-dım!
Yorum Gönder