"Ders çalışmam gerekiyor" demeyeli uzun zaman, "Gelemem, ders çalışmam gerekiyor" demeyeli çoook daha uzun zaman oluyor-du. Dün akşama kadar... Sanırım yeni dönemin en sık kullanılan lafı bu olacak.
Ben henüz olmasam bile, bilgisayarım hayatımın yeni dönemine hazır. Biçimlendirildi, disk -birine linux kurulmak üzere- üç parçaya ayrıldı. C++ ve PEARL öğrenilmesi gereken diller. Öncesinde geçilmesi gereken bir TOEFL.
Bugün yakınlarda bir kütüphane olmamasının eksikliğini ziyadesiyle hissettim. Evde dikkat dağıtıcı o kadar çok unsur var ki... Mesela sen blogcan :) En son 17'sinde yazmışım sana. Zannediyor musun ki yazmaya değer bir şeyler yaşanmadı bu arada? Pek tabii ki vardı ama yaşamaktan yazmaya fırsat bulunamadı. Ama iş ders çalışmaya gelince sen ön sıralara yükseliyorsun işte :)
Ajandada mülakat demiştim hani salı günü için... Çok kötü geçti. Lisans hayatımı laylaylom geçirmenin tüm olumsuz etkilerini gözlemlediğimiz bir mülakat oldu. Yine de umut fakirin ekmeği. Belli mi olur...
Araya bir şeyler çıkar kesin demiştim, o da oldu. Ülkü abla evlendi. Pazartesi bi' ara işten çıkıp onun nikahına gittim. Küçücük kafamla sürpriz yapmaya kalktığım için kızdı bana. Gideceğimi bilse nikah şahidi yaparmış. Ben de bilmiyordum ki gideceğimi... Fotoğraf çekilirken de Tanser abiyi kenara itip beni ortalarına aldı. Hatta sonraki fotoğrafta Tanser abiyi toptan şutladı. Öldürecek bu kız beni :)
Cuma akşamı Polonya ekibi bizdeydi. İftardan sahura. Bol yemek, bol muhabbet, bol keyif, bol ahenk, biraz ney -asla kâfi gelmez-...
Dün gece Beşiktaş'ta teleskoplarını gökyüzüne çevirmiş Gökyüzü Gönüllüleri ile olacaktım ardından da Zeynep ve Ezgi hanımlarla milongaya gidecektik. Ama başta söylediğim nedenle gitmedim. Gidemedim değil, gitmedim -ki bu insanlık için küçük vefakat benim için büyük bir adımdır.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
0 yorum:
Yorum Gönder